St. John anıtı
Bilgi ve slayt filmi için:
Saint John Anıtı
31 Ekim 2008 Cuma
30 Ekim 2008 Perşembe
İsa Bey Camii
İsa Bey Camii
Mimar Ali Bin Müşeymeş ed-Dımışki tarafından 1375 yılında Aydınoğlu İsa Bey tarafından yaptırılmıştır.
Caminin içine girildiğinde sade bir yapımlı mihrap ile minber uyum içinde sizi karşılıyor.
İçinde ise 4 büyük granit sütun, bunların üzerinde 2 büyük kubbe, içleri büyük kısmı dökülmüş çinileri, sade bir mihrabı, yenilenmede yerleştirilmiş olduğunu düşündüğümüz minberi ile huzur veren iç yapısı vardı.
Camiye iki taraflı 14’er basamakla çıkıp içeri giriliyor.
Merdivenli girişin altında şimdi akmayan suları ile bir çeşmesi de bulunuyor.
Avlunun üç yönden revakla kuşatıldığı günümüze gelebilen izlerden anlaşılmaktadır. Antik yapılardan buraya getirilmiş 12 sütun bu bölümün revaklarla kuşatıldığının kanıtıdır. Geniş kemerlerle birbirine bağlanan bu sütunlar ve duvarlardaki konsollar, tuğla kemer izleri, revaklarının üzerinin örtülü olduğunu da göstermektedir.
Giriş kapısından dikdörtgen planlı, ortasında sekizgen bir havuz olan avluya girilmektedir. Bu havuzun tak karşısında 3 gözlü bir kapı ile camiye girilmektedir.
Daha fazla bilgi ve Slayt filmi için:
İsa Bey Camii
Mimar Ali Bin Müşeymeş ed-Dımışki tarafından 1375 yılında Aydınoğlu İsa Bey tarafından yaptırılmıştır.
Caminin içine girildiğinde sade bir yapımlı mihrap ile minber uyum içinde sizi karşılıyor.
İçinde ise 4 büyük granit sütun, bunların üzerinde 2 büyük kubbe, içleri büyük kısmı dökülmüş çinileri, sade bir mihrabı, yenilenmede yerleştirilmiş olduğunu düşündüğümüz minberi ile huzur veren iç yapısı vardı.
Camiye iki taraflı 14’er basamakla çıkıp içeri giriliyor.
Merdivenli girişin altında şimdi akmayan suları ile bir çeşmesi de bulunuyor.
Avlunun üç yönden revakla kuşatıldığı günümüze gelebilen izlerden anlaşılmaktadır. Antik yapılardan buraya getirilmiş 12 sütun bu bölümün revaklarla kuşatıldığının kanıtıdır. Geniş kemerlerle birbirine bağlanan bu sütunlar ve duvarlardaki konsollar, tuğla kemer izleri, revaklarının üzerinin örtülü olduğunu da göstermektedir.
Giriş kapısından dikdörtgen planlı, ortasında sekizgen bir havuz olan avluya girilmektedir. Bu havuzun tak karşısında 3 gözlü bir kapı ile camiye girilmektedir.
Daha fazla bilgi ve Slayt filmi için:
İsa Bey Camii
29 Ekim 2008 Çarşamba
Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun..
28 Ekim 2008 Salı
Blogger erişime açıldı
Blogger erişime açıldı
hakkımız olanı aldık:-)))yayına devam
(Alıntı)Geçtiğimiz cuma günü erişime kapatılan Blogger'ın yasağı bugün öğle saatlerinde kaldırıldı. Siteye erişim yeniden engellenebilir.
Blogger.com'un 4 günlük yasaklanma macerası nihayet sona erdi. Artık herkes blog'una giriş yapabilir. Chip.com.tr'nin Google Türkiye'den aldığı bilgiye göre, geçtiğimiz Cuma günü Türkiye'den erişime kapatılan www.blogger.com, 4 günlük yasaklama macerasından sonra tekrar özgürlüğüne kavuştu. Bilindiği gibi popüler blog sitesi Blogger, Lig TV'den yapılan şikayet üzerine erişime kapatılmıştı. Kararın kaldırılma nedeni ise şimdilik "delillerin yetersiz olması ve yeni delillerin toplanma isteği" olarak açıklandı. Eğer bir gelişme olmazsa, bir süre sonra aynı yasağın tekrar gündeme gelmesi de beklenebilir... Birçok yasaklı site arasına Blogger'ın da eklenmesi, belki de bugüne kadar gösterilen en büyük tepkiyi de beraberinde getirmişti. (Chip.com.tr)
26 Ekim 2008 Pazar
Biz halk olarak ''BECERİRİZ''...
Biz halk olarak ''BECERİRİZ''...
Millet olarak birşeyin cılkını çıkarmakta üstümüze yoktur herhalde. Girdiğimiz her işin içine eder bırakırız. Birileri işe yarar, insanlığa faydalı birşeyler yaptı mı hemen kolpasını, sahtesini, artık orjinaline dair olmayan ne varsa onu çıkarırız. Biri hakkımızda gerçekte olsa olumsuz bir fikir beyanında bulundu mu hemen karşı cephe açar, savaş açarız. Biz böyle bir milletiz işte, bizden iyisini hazmedemiyoruz. Bize yapılan eleştirileri de hazmedemiyoruz. Hatta bu hazmedememenin neticesinde çoğu zaman kurunun yanında yaşı da yakarız ve bize göre yaptığımız herşeye değmiş ve sorun kökten halledilmiştir. Halbuki kendi kendimizi kandırdığımızın biz de farkındayızdır.
Son zamanlarda bu bahsettiğim şeylerin en bariz örneğinin internet dünyasında sık sık görmeye başladık. İlk olarak youtube‘un bir kaç densizin yüklediği videolar yüzünden tüm Türkiye’de yasaklanması ile başladı bu silsile. Aslında bu olay o tarihten sonra olacaklarında habercisiydi ancak ben gibi çoğumuz bunun farkında değildik. Youtube’un ardından Google groups, Wordpress ve daha hatırlamadığım bir çok dünya çapında yaygın olarak kullanılan hizmetler Türk kullanıcılarının hizmet erişimine Türk mahkemeleri tarafından kapatıldı. Kimler geldi kimler geçti bu yasak çemberinden diye düşündüğümüzde aslında olayın ciddiyetini daha iyi kavramış olacağız. Bir kişinin isteği üzerine milyonlarca insan bir hizmetten mahrum bırakılıyor. En son yasak kurbanı ise ne yazık ki milyonlarca blog yazarının bulunduğu Blogger oldu. Artık her sabah kalkıp düzenli olarak girdiğimiz bir sitede veya hizmette, bir sabah kalkıp da o beyaz fonda kabus gibi duran kırmızı fonlu yazıları görme korkularıyla başbaşayız saolsunlar. Gerçek dünya da bizleri rahat bırakmadıkları gibi sanal dünyada artık özgür değiliz. Özgürlüğümüzü öyle ya da böyle bir yolunu bulup kısıtlamak adamların hobisi haline geldi.
Yasaklara karşı silahımız ilk başlarda dns ve ağ ayarlarında bir kaç ufak değişiklikti ancak belli bir süre sonra o da işe yaramadı ve imdadımıza ninja gibi proxy siteleri yetişti. Başta ktunnel, vtunnel ve ntunnel vardı ancak artık a’dan-z’ye kadar herhangi bir harfi tunnel başına koyun girin bu hale geldi:)….olsun amaç hizmet olduktan sonra çoğalmaları internet kullanıcıları açısından daha iyi. Velhasılı kelam istedikleri kadar yasak koysunlar, demokrasilerde çare tükense bile internette çare tükenmez bunu da iyi bilsinler….
alıntı:
BECERİRİZ
24 Ekim 2008 Cuma
NİHAYET BU DA OLDU....
NİHAYET BU DA OLDU....
KİM NE YAPTI İSE....
YAPILANLARIN KARŞILIĞINDA BLOGGER'E DE TÜRKİYE'DEN ERİŞİM MAHKEME KARARI İLE ENGELLENMİŞ....
BİZLERİN YILLARIN BİRİKİMLERİMİZE DE ERİŞİMİMİZ ENGELLENMİŞ OLUYOR....
YILARDIR KENDİ ARASINDA ÇIKARSIZ PAYLAŞIMLARI İLE BİRBİRİNE ULAŞMIŞ,
SAYILARINI BİZLERİN DAHİ BİLEMEYECEĞİ KADAR KİŞİYİ DE MAĞDUR ETMİŞ OLDULAR....
YAZILACAK SÖYLENECEK ÇOK ŞEY VAR DA....
İŞTE....
SÖZ'ÜN BİTTİĞİ YERDE SESSİZLİK BAŞLIYOR....
AMA...
''KABULLENME' OLARAK ''KABULLENİLMEMELİ''....
TEKRAR GÖRÜŞÜNCEYE KADAR...
BAKALIM...
NE ZAMAN'mış...
21 Ekim 2008 Salı
Selçuk Efes Müzesi
Selçuk Efes Müzesi
Sabah kalkıp bu sefer otelin (Selçuk Meral Otel) giriş salonuna inip çeşitlilik konusunda oldukça zengin menü içinde kahvaltılıklarımızı alıp, bizler çaylarımızı kızlarımız meyve sularını içti. Kahvaltı sonrası bahçesinde çaylarımızı içerken oteli işleten aile ile de sohbeti çaylarımız gibi demledik. Sohbet koyulaştıkça ayrılmak da zor oldu. Bir daha görüşebilmek dileği ile vedalaşıp Selçuk Efes Müzesine yollandık.
Bu müze çoğunluğu Efes’ten derlenmiş eserlerle doluydu. Birbirinden güzel, hayran bırakacak derecede estetik ve tarihi değere sahip birçok antik buluntu vardı. Hele Artemis heykeli, Sokrates Odası, Dünyanın ilk sikkelerinden örnekler, İmparator büstleri, mermer taş üzerine işlenmiş Tavla, Eros’un Afrodit’le heykelleri, mezar buluntuları, lahitler, kültler…
Bir de iç tarafına çok şirin bir dinlenme mekânı yapılmış, burada oturup dinlenirken çayınızı, kahvenizi ya da soğuk bir içeceğinizi alabiliyorsunuz.
Bir de arka salonlarda gladyatörlerle ilgili hem tarihsel anları, hem de görsel olarak şekilli anlatımlı çok güzel bir ortam hazırlanmış. Bir yandan okurken, görsel olarak seyrediyor daha iyi anlıyor, diğer yandan da antik buluntularla kıyaslama şansınız oluyor.
Yazı ve slaytları için:
Selçuk Efes Müzesi 1
Selçuk Efes Müzesi 2
Selçuk Efes Müzesi 3
Sabah kalkıp bu sefer otelin (Selçuk Meral Otel) giriş salonuna inip çeşitlilik konusunda oldukça zengin menü içinde kahvaltılıklarımızı alıp, bizler çaylarımızı kızlarımız meyve sularını içti. Kahvaltı sonrası bahçesinde çaylarımızı içerken oteli işleten aile ile de sohbeti çaylarımız gibi demledik. Sohbet koyulaştıkça ayrılmak da zor oldu. Bir daha görüşebilmek dileği ile vedalaşıp Selçuk Efes Müzesine yollandık.
Bu müze çoğunluğu Efes’ten derlenmiş eserlerle doluydu. Birbirinden güzel, hayran bırakacak derecede estetik ve tarihi değere sahip birçok antik buluntu vardı. Hele Artemis heykeli, Sokrates Odası, Dünyanın ilk sikkelerinden örnekler, İmparator büstleri, mermer taş üzerine işlenmiş Tavla, Eros’un Afrodit’le heykelleri, mezar buluntuları, lahitler, kültler…
Bir de iç tarafına çok şirin bir dinlenme mekânı yapılmış, burada oturup dinlenirken çayınızı, kahvenizi ya da soğuk bir içeceğinizi alabiliyorsunuz.
Bir de arka salonlarda gladyatörlerle ilgili hem tarihsel anları, hem de görsel olarak şekilli anlatımlı çok güzel bir ortam hazırlanmış. Bir yandan okurken, görsel olarak seyrediyor daha iyi anlıyor, diğer yandan da antik buluntularla kıyaslama şansınız oluyor.
Yazı ve slaytları için:
Selçuk Efes Müzesi 1
Selçuk Efes Müzesi 2
Selçuk Efes Müzesi 3
19 Ekim 2008 Pazar
Şirince
Şirince
Aydın’dan yola çıkıp Selçuk – Kuşadası – Çeşme tarafına gidip, oralardan birinde almayı planladık. Yol üzerinde daha önce çeşitli vesilelerle adını duyduğumuz Şirince yön levhasını görünce, hemen o yola sapıp epeyi virajlı ve rampalı yoldan yukarı köye doğru tırmanarak ulaştık.
Ara sokaklarında dolaştıkça yerel yapıların tipik örneklerini de görme fırsatımız oldu.
Bazı evler pansiyon ya da otel haline çevrilmişti. Baktıklarımızın çoğunda yer yokluğundan diğerlerinde de ücretlerinin yüksekliğinden konaklamamız olmadı. Konaklama olarak kulanılan evlerin çoğu eski yapıların elden geçirilmesi ile yenilenmiş, bir kısmında banyo ve tuvalet ortak, bir kısmında odaların küçüklüğünden ki ancak bir büyük ya da iki küçük yatak ancak sığdırılmıştı, çoğunda da havalandırma olmaması bu nedenler arasındaydı.
Çarşı diye adlandırabileceğimiz alanlarda da küçük şirin lokantalar ile satış yerleri vardı. Lokantalarda ücretle makul yani birçok yere göre düşüktü. Satış yerlerinde hediyelik eşyaların yanında yerel üretim olan şarapları sergileniyordu.
Film ve slaytları için:
Şirince
Aydın’dan yola çıkıp Selçuk – Kuşadası – Çeşme tarafına gidip, oralardan birinde almayı planladık. Yol üzerinde daha önce çeşitli vesilelerle adını duyduğumuz Şirince yön levhasını görünce, hemen o yola sapıp epeyi virajlı ve rampalı yoldan yukarı köye doğru tırmanarak ulaştık.
Ara sokaklarında dolaştıkça yerel yapıların tipik örneklerini de görme fırsatımız oldu.
Bazı evler pansiyon ya da otel haline çevrilmişti. Baktıklarımızın çoğunda yer yokluğundan diğerlerinde de ücretlerinin yüksekliğinden konaklamamız olmadı. Konaklama olarak kulanılan evlerin çoğu eski yapıların elden geçirilmesi ile yenilenmiş, bir kısmında banyo ve tuvalet ortak, bir kısmında odaların küçüklüğünden ki ancak bir büyük ya da iki küçük yatak ancak sığdırılmıştı, çoğunda da havalandırma olmaması bu nedenler arasındaydı.
Çarşı diye adlandırabileceğimiz alanlarda da küçük şirin lokantalar ile satış yerleri vardı. Lokantalarda ücretle makul yani birçok yere göre düşüktü. Satış yerlerinde hediyelik eşyaların yanında yerel üretim olan şarapları sergileniyordu.
Film ve slaytları için:
Şirince
18 Ekim 2008 Cumartesi
SAMSUN TÜTÜN İSKELESİ
SAMSUN TÜTÜN İSKELESİ
Samsun Büyükşehir belediyesi tarafından yıllar içerisinde dolgu çalışmaları nedeniyle kaybolan tütün iskelesi orijinal ölçülerde yeniden inşa edildi. 45 metrelik bir protokol koridorunun başına Bandırma Vapuru'nun ölçüleriyle aynı olan beton bir iskele yapıldı.
Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan Mustafa Kemal Atatürk ve 18 silah arkadaşının 19 Mayıs 1919'da Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak üzere Samsun'da karaya çıktığı Tütün İskelesi'nde bulunan Atatürk ve 18 silah arkadaşının balmumu heykelleri yerleştirilmiş.
Ulu önder Atatürk' ün 19 Mayıs 1919'da Milli Mücadele'nin ilk meşalesini yakmak üzere Samsun' a ayak bastığı ilk nokta, hak ettiği saygınlığa kavuştu. Atatürk ve Silah arkadaşlarının ayak bastığı Tütün İskelesi'nden, Mıntıka Palas oteline kadar uzanan yol, samsun Büyükşehir Belediyesi Başkanlığınca "Protokol Yolu" haline getirilerek halkımızın kullanımına açılmıştır.
Büyükşehir belediyesi tarafından yıllar içerisinde dolgu çalışmaları nedeniyle kaybolan tütün iskelesi orjinal ölçülerde yeniden inşa edildi. 45 metrelik bir protokol koridorunun başına Bandırma Vapuru'nun ölçüleriyle aynı olan beton bir iskele yapıldı. Atatürk ve 18 silah arkadaşının balmumu heykelleri ise yapılan tütün iskelesinde açık havada sergilenmeye başlandı.
Slayt filmi için:
SAMSUN TÜTÜN İSKELESİ
Daha fazla bilgi için:
Samsun Belediyesi - Protokol YOLU
TÜTÜN İSKELESİ
Samsun Büyükşehir belediyesi tarafından yıllar içerisinde dolgu çalışmaları nedeniyle kaybolan tütün iskelesi orijinal ölçülerde yeniden inşa edildi. 45 metrelik bir protokol koridorunun başına Bandırma Vapuru'nun ölçüleriyle aynı olan beton bir iskele yapıldı.
Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan Mustafa Kemal Atatürk ve 18 silah arkadaşının 19 Mayıs 1919'da Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak üzere Samsun'da karaya çıktığı Tütün İskelesi'nde bulunan Atatürk ve 18 silah arkadaşının balmumu heykelleri yerleştirilmiş.
Ulu önder Atatürk' ün 19 Mayıs 1919'da Milli Mücadele'nin ilk meşalesini yakmak üzere Samsun' a ayak bastığı ilk nokta, hak ettiği saygınlığa kavuştu. Atatürk ve Silah arkadaşlarının ayak bastığı Tütün İskelesi'nden, Mıntıka Palas oteline kadar uzanan yol, samsun Büyükşehir Belediyesi Başkanlığınca "Protokol Yolu" haline getirilerek halkımızın kullanımına açılmıştır.
Büyükşehir belediyesi tarafından yıllar içerisinde dolgu çalışmaları nedeniyle kaybolan tütün iskelesi orjinal ölçülerde yeniden inşa edildi. 45 metrelik bir protokol koridorunun başına Bandırma Vapuru'nun ölçüleriyle aynı olan beton bir iskele yapıldı. Atatürk ve 18 silah arkadaşının balmumu heykelleri ise yapılan tütün iskelesinde açık havada sergilenmeye başlandı.
Slayt filmi için:
SAMSUN TÜTÜN İSKELESİ
Daha fazla bilgi için:
Samsun Belediyesi - Protokol YOLU
TÜTÜN İSKELESİ
13 Ekim 2008 Pazartesi
İzmir _ Efes Antik Kenti
İzmir _ Efes Antik Kenti
Daha önce yıllar evvel gittiğimizde alt kapıdan girmiş, kütüphaneden sonrası ise daha kazılmamış, açılmamış ve düzenlenmemişti. Bu sefer yukarı kapıdan elektronik okuyucuların olduğu kısımdan Müze kartlarımızı okutarak girdik.
Bizi karşılayan sütunlu yoldan yürüyerek önce Devlet Agorasından geçip, Peristili evi (bazilika taşları ile yapılmış) görüp, meclis binasını gelip orayı gezdik.
Yolun sağ ve sol taraflarında birçok zamanın özelliklerini ortaya koyan yapı kalıntıları, heykeller, odacıkların ya da yan yolların açılması ile görüntü zenginliğini ve kültürel birikimlerin yansımasını seyrederek inmeye devam ettik.
Yolun ortalarına doğru Traian Çeşmesini, biraz daha aşağıda ise gene sol tarafta Varius Hamamını, yolun karşı tarafında ise yamaç evlerinin başlangıç kısmı ile bunların ön kısmındaki mozaikli yürüme yolunun güzelliğini resimledik.
Yolun bu son kısmında artık simgeleşmiş olan kütüphanesi ile karşılaştık.
Fotoğrafları için:
İzmir _ Efes 1.inci bölüm
İzmir _ Efes 2.inci bölüm
İzmir _ Efes 3.üncü bölüm
Daha önce yıllar evvel gittiğimizde alt kapıdan girmiş, kütüphaneden sonrası ise daha kazılmamış, açılmamış ve düzenlenmemişti. Bu sefer yukarı kapıdan elektronik okuyucuların olduğu kısımdan Müze kartlarımızı okutarak girdik.
Bizi karşılayan sütunlu yoldan yürüyerek önce Devlet Agorasından geçip, Peristili evi (bazilika taşları ile yapılmış) görüp, meclis binasını gelip orayı gezdik.
Yolun sağ ve sol taraflarında birçok zamanın özelliklerini ortaya koyan yapı kalıntıları, heykeller, odacıkların ya da yan yolların açılması ile görüntü zenginliğini ve kültürel birikimlerin yansımasını seyrederek inmeye devam ettik.
Yolun ortalarına doğru Traian Çeşmesini, biraz daha aşağıda ise gene sol tarafta Varius Hamamını, yolun karşı tarafında ise yamaç evlerinin başlangıç kısmı ile bunların ön kısmındaki mozaikli yürüme yolunun güzelliğini resimledik.
Yolun bu son kısmında artık simgeleşmiş olan kütüphanesi ile karşılaştık.
Fotoğrafları için:
İzmir _ Efes 1.inci bölüm
İzmir _ Efes 2.inci bölüm
İzmir _ Efes 3.üncü bölüm
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)