Burdur İnsuyu mağarası
Baki bey konağına gittiğimizde öğle arası olmasından dolayı beklemek istemedik zira zamana karşı bir planlama yapmıştık. O arada bizlere bu mağaraları önerdiler, uzaklığının da 13 km. kadar olduğun öğrenince bu ara zamanı değerlendirmiş olalım istedik.
Antalya istikametine doğru giderken kısa süre sonra sağ tarafa doğru yön levhası size yolu gösteriyor. Geniş bir alanın etrafında arabalar park edilmiş, orada yüksek birkaç çınar ve selvi, altlarında bir havuz, karşında merdivenler, iki taraflı açık kahveler ile satış yerleri, ortalarında gişe…
Hemen oldukça düşük miktar olan ücretlerimizi verip içeri girdik. Yaklaşık 597 metre olduğu söylenen mağara içinde yürüyüş yolu betonlanmış, yol ışıklandırılmış, yön levhaları ile gidiş ve dönüş istikametleri belirtilmişti.
Gezinin slaytları:
Burdur İnsuyu mağarası 1
Burdur İnsuyu mağarası 2
29 Eylül 2008 Pazartesi
27 Eylül 2008 Cumartesi
Burdur evi ya da Baki Bey Konağı Etnografya Müzesi
Burdur evi ya da Baki Bey Konağı Etnografya Müzesi
Burası da diğeri gibi çok güzel bir yapıydı. Taş yapı üzerine konuşlandırılmış tahta işçiliğinin en güzel eserini meydana getirmişlerdi.
İşte o güzelliklerden seçmeler:
Daha fazla bilgi için:
Ahmet ÖZTÜRK
Burdur Evi Görevlisi
Baki Bey Konağı
Burdur evi ya da Baki Bey Konağı
Burası da diğeri gibi çok güzel bir yapıydı. Taş yapı üzerine konuşlandırılmış tahta işçiliğinin en güzel eserini meydana getirmişlerdi.
İşte o güzelliklerden seçmeler:
Daha fazla bilgi için:
Ahmet ÖZTÜRK
Burdur Evi Görevlisi
Baki Bey Konağı
Burdur evi ya da Baki Bey Konağı
26 Eylül 2008 Cuma
Burdur Taşoda Konağı Etnografya Müzesi
Burdur Taşoda Konağı Etnografya Müzesi
Şehirde dolaşıp görülecek yerleri ararken bir beyefendinin bizim sağda solda eski evleri resimlerken görmesi ile ilgimizi çekebileceğini söyleyerek önerisi ile tarif ettiği yolu takip ederek burayı bulduk.
Kapısında ücretsiz gezilebileceği yazıyordu. İçeri girdiğimizde geniş ve ferah bir bahçe, hem bahçede hem de evin altında bulunan girişte masalar yerleştirilmişti.
İlgili kişinin de yardımı ve açıklamaları eşliğinde tahta merdivenlerden üst kata çıktık.
Geniş bir balkon sofa, bir tarafında sedirler, diğer tarafında da buraya açılan odalar bulunuyordu. Bu odalarda günlük yaşamın gerektirdiği eşyalar bulunuyordu.
Gerek odaların duvarları gerekse tavanlarındaki kalem işçilikleri, desenleri, bezemeleri ince ustalığın ederleriydi.
Diğer sayfamızdaki ilgili yazımız
Burdur ve Taşoda Konağı Etnografya Müzesi
Bu vesile ile tüm gönül dostlarımızın mübarek KADİR GECESİ'ni kutluyor, hep birlikte sağlıkla ve hayırlarla dolu daha nicelerine ulaşmalarını diliyoruz.
Şehirde dolaşıp görülecek yerleri ararken bir beyefendinin bizim sağda solda eski evleri resimlerken görmesi ile ilgimizi çekebileceğini söyleyerek önerisi ile tarif ettiği yolu takip ederek burayı bulduk.
Kapısında ücretsiz gezilebileceği yazıyordu. İçeri girdiğimizde geniş ve ferah bir bahçe, hem bahçede hem de evin altında bulunan girişte masalar yerleştirilmişti.
İlgili kişinin de yardımı ve açıklamaları eşliğinde tahta merdivenlerden üst kata çıktık.
Geniş bir balkon sofa, bir tarafında sedirler, diğer tarafında da buraya açılan odalar bulunuyordu. Bu odalarda günlük yaşamın gerektirdiği eşyalar bulunuyordu.
Gerek odaların duvarları gerekse tavanlarındaki kalem işçilikleri, desenleri, bezemeleri ince ustalığın ederleriydi.
Diğer sayfamızdaki ilgili yazımız
Burdur ve Taşoda Konağı Etnografya Müzesi
Bu vesile ile tüm gönül dostlarımızın mübarek KADİR GECESİ'ni kutluyor, hep birlikte sağlıkla ve hayırlarla dolu daha nicelerine ulaşmalarını diliyoruz.
25 Eylül 2008 Perşembe
Çörekotu kahvesi
Çörekotu kahvesi
Burdur’da gezdiğimiz konaklardan Taşoda Konağında dolaşıp bahçesinde oturup dinlenelim dedik, bir yandan da oradaki görevli beyle sohbet etmeye başladık. Bizlere ev ve yaşamı hakkında bilgiler verdi. Bu arada da bize Çörekotu kahvesi içmemizi önerdi. Şimdiye kadar birkaç gazetede okuduğumuz ama tadını bilmediğimiz kahveyi denemek istedik.
Kahveyi yapan hanım bir kaşık çekilmiş çörekotu kahvesi getirdi, şöyle bir tadına baktık. İçinde kavrulmuş çörekotu ile kavrulmuş nohutu un haline getirip birlikte karıştırarak elde ediliyormuş.
Çörekotunun anayurdu Akdeniz Bölgesi’ymiş. Sadece çörek ve hamur işlerinde değil aynı zamandan baharat olma işinide görüyor. Bunu dışında üzerine kaynar su aktarılıp tıpkı çay gibi demlenebildiği gibi, değirmende öğütülüp kahve gibi pişirilebiliyormuş.
Meraklısı için çörekotu kahvesi hakkında birazcık ayrıntıya da girelim; tıpkı kahve gibi şeker ve su ilave edilen çörekotu kahvesine isteğe bağlı olarak bir miktar rendelenmiş hindistancevizi de eklenebilir. Ya da "muskat", yani küçük hindistancevizinin kabuğu rendelenerek katılabilir. Damağınız değişik tatlara açıksa, bir gün mutlaka çörekotu kahvesi için derim.
Çörek otunun un haline getirilip, Türk kahvesi misali su ve özellikle de süt ile karıştırılıp içilen kahve türü, aynı zamanda bir su bardağı süte bir çay kaşığı çörek otu katılması tavsiye ediliyor. Keyfe göre değişmekle birlikte şekerli çörekotu kahvesinin tadına doyum olmadığını deneyerek tadarak öğrenenlerdeniz.
Şimdi size bu konuda öğrendiklerimizi aktaralım:
Kaynak: Çörekotu kahvesi
DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİNİN FAYDALARI:
Doymamış yağ asitleri,metabolizmaya yardım eder hücrelerin büyümesi,gelişmesi ve yenilenmesinde yine buna ihtiyaç vardır.Ayrıca vücudun ihtiyacı olan hormonların gelişmesine yardımcı olur.Yine alerjik sinyaller gönderen bistamin gibi maddelerin artmasını engeller.
Hormonların yapımında katkıda bulunduklarından sağlıklı bir savunma hormon ve sinir sisteminin oluşumunu sağlar.
Savunma ablukasının kaldırılmasında yardımcı olur
Savunma hücrelerin gereğinden fazla çalışmasını engeller.
Hücrelerin dağılımı, yenilenmesi ve hücre duvarının sağlam olmasına katkıda bulunur.
Kandaki kollestrolu normale döndürür.
Kan damarlarının gerginleşmesini ve dolaşım hızını tanzim ederek tıkanmayı önler
Tansiyonu düşürüp damar sertleşmesini ve kalp enfarktüsü riskini azaltır.
Yaraların çabuk iyileşmesine,derinin pürüzsüz olmasına yardır eder.İnsan Vücudu, doymamış yağ asitlerini üretemediği için dışarıdan almaya mecburdur. Bir gram çörekotu yağı bu açıdan günlük ihtiyacımızı karşılamaktadır
ÇÖREK OTUNUN FAYDALARI
· Çörekotundaki nigellon ve alfa-pinen gibi eterli yağlar, solunum borusunu genişletip kramp gidericidir.
· Ayrıca ifrazı geliştirip öksürüğü hafifletir.balgam söktürür ve İltihap giderici, ağrı dindirici özelliğe sahiptir.
· Çörekotundaki B1 B2 ve B6 vitaminleri, bir çok enzimlerin üretiminde önem taşır.
· Zira bunlar, savunma ablukalarını yok eder ve boyun altı bezini; dolayısıyla savunma sistemini güçlendirir.
· Folasidi vitamini ise kalp ve tansiyon hastalıklarının riskini azaltır.Bunun yanı sıra hücre yenilenmesinde de gereklidir
· Beta karotin, A, E ve C vitamini, selen gibi antioksitler vücudun savunma sistemini güçlendirir.
· Mikrop, virüs ve mantarlara karşı öldürücü tesire sahiptir.
· İfraz Boşatıcı ve solunum borusunu genişletir.,
· Kan şekerini düşürür
· Damar Hastalıklarına iyi gelir
· Hazmı kolaylaştırır, mide şişkinliklerine ve mide gazlarına iyi gelir
· İdrar sökücü özelliği ile safraya ve bağırsakların düzenli çalışmasına yardım eder.
· Yaraların çabuk iyileşmesini ve hücrelerin yenilenmesini hızlandırır.
· Alerjiyi önler.Özellikle astım ve polen alerjisi olanlarda etkilidir.Bronşite iyi gelir
· Savunma sistemini dengeler güçlendirir.Kanser ve AIDS gibi çağın hastalıklarına karşı tavsiye edilmektedir.
· Hormon sistemini ve ruh halini sağlamlaştırır, sinir hastalıklarına ve unutkanlığa faydalıdır.
· Egzamalı deriye sık sık çörek otu yağı sürüldüğünde deri çabuk iyileşir.Yine deri hastalıklarında mikrop öldürücü özelliği vardır.
· Çörek otu ürünleri (özellikle yağ ve balla ezilmiş)hamilelik devresinde şikayetleri azaltır.
· Romatizma hastalıklarına faydalıdır.
· İktidarsızlık ve kısırlıkta yine yarar verici tesire sahiptir
· Çörekotu cinsi hormonları tanzim etmekte, bedeni ve ruhi olarak zindelik vermektedir.
· Çörekotu ve yağı kadınlardaki regl dönemi sancılarına iyi gelmektedir.Kadınların hayzını söktürür.
· Çörekotu vücudu zehirli toksinlerden temizler
· Cildi parlaklaştırır düzgün bir cilde parlak gözlere ve saçlara sahip olunmasını sağlar
· Böbrekteki kum ve taşları döker, basura iyi gelir
· Sivilce, uyuz ve egzama gibi cilt hastalıklarına faydalıdır
· Anne sütünü arttırır.
Burdur’da gezdiğimiz konaklardan Taşoda Konağında dolaşıp bahçesinde oturup dinlenelim dedik, bir yandan da oradaki görevli beyle sohbet etmeye başladık. Bizlere ev ve yaşamı hakkında bilgiler verdi. Bu arada da bize Çörekotu kahvesi içmemizi önerdi. Şimdiye kadar birkaç gazetede okuduğumuz ama tadını bilmediğimiz kahveyi denemek istedik.
Kahveyi yapan hanım bir kaşık çekilmiş çörekotu kahvesi getirdi, şöyle bir tadına baktık. İçinde kavrulmuş çörekotu ile kavrulmuş nohutu un haline getirip birlikte karıştırarak elde ediliyormuş.
Çörekotunun anayurdu Akdeniz Bölgesi’ymiş. Sadece çörek ve hamur işlerinde değil aynı zamandan baharat olma işinide görüyor. Bunu dışında üzerine kaynar su aktarılıp tıpkı çay gibi demlenebildiği gibi, değirmende öğütülüp kahve gibi pişirilebiliyormuş.
Meraklısı için çörekotu kahvesi hakkında birazcık ayrıntıya da girelim; tıpkı kahve gibi şeker ve su ilave edilen çörekotu kahvesine isteğe bağlı olarak bir miktar rendelenmiş hindistancevizi de eklenebilir. Ya da "muskat", yani küçük hindistancevizinin kabuğu rendelenerek katılabilir. Damağınız değişik tatlara açıksa, bir gün mutlaka çörekotu kahvesi için derim.
Çörek otunun un haline getirilip, Türk kahvesi misali su ve özellikle de süt ile karıştırılıp içilen kahve türü, aynı zamanda bir su bardağı süte bir çay kaşığı çörek otu katılması tavsiye ediliyor. Keyfe göre değişmekle birlikte şekerli çörekotu kahvesinin tadına doyum olmadığını deneyerek tadarak öğrenenlerdeniz.
Şimdi size bu konuda öğrendiklerimizi aktaralım:
Kaynak: Çörekotu kahvesi
DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİNİN FAYDALARI:
Doymamış yağ asitleri,metabolizmaya yardım eder hücrelerin büyümesi,gelişmesi ve yenilenmesinde yine buna ihtiyaç vardır.Ayrıca vücudun ihtiyacı olan hormonların gelişmesine yardımcı olur.Yine alerjik sinyaller gönderen bistamin gibi maddelerin artmasını engeller.
Hormonların yapımında katkıda bulunduklarından sağlıklı bir savunma hormon ve sinir sisteminin oluşumunu sağlar.
Savunma ablukasının kaldırılmasında yardımcı olur
Savunma hücrelerin gereğinden fazla çalışmasını engeller.
Hücrelerin dağılımı, yenilenmesi ve hücre duvarının sağlam olmasına katkıda bulunur.
Kandaki kollestrolu normale döndürür.
Kan damarlarının gerginleşmesini ve dolaşım hızını tanzim ederek tıkanmayı önler
Tansiyonu düşürüp damar sertleşmesini ve kalp enfarktüsü riskini azaltır.
Yaraların çabuk iyileşmesine,derinin pürüzsüz olmasına yardır eder.İnsan Vücudu, doymamış yağ asitlerini üretemediği için dışarıdan almaya mecburdur. Bir gram çörekotu yağı bu açıdan günlük ihtiyacımızı karşılamaktadır
ÇÖREK OTUNUN FAYDALARI
· Çörekotundaki nigellon ve alfa-pinen gibi eterli yağlar, solunum borusunu genişletip kramp gidericidir.
· Ayrıca ifrazı geliştirip öksürüğü hafifletir.balgam söktürür ve İltihap giderici, ağrı dindirici özelliğe sahiptir.
· Çörekotundaki B1 B2 ve B6 vitaminleri, bir çok enzimlerin üretiminde önem taşır.
· Zira bunlar, savunma ablukalarını yok eder ve boyun altı bezini; dolayısıyla savunma sistemini güçlendirir.
· Folasidi vitamini ise kalp ve tansiyon hastalıklarının riskini azaltır.Bunun yanı sıra hücre yenilenmesinde de gereklidir
· Beta karotin, A, E ve C vitamini, selen gibi antioksitler vücudun savunma sistemini güçlendirir.
· Mikrop, virüs ve mantarlara karşı öldürücü tesire sahiptir.
· İfraz Boşatıcı ve solunum borusunu genişletir.,
· Kan şekerini düşürür
· Damar Hastalıklarına iyi gelir
· Hazmı kolaylaştırır, mide şişkinliklerine ve mide gazlarına iyi gelir
· İdrar sökücü özelliği ile safraya ve bağırsakların düzenli çalışmasına yardım eder.
· Yaraların çabuk iyileşmesini ve hücrelerin yenilenmesini hızlandırır.
· Alerjiyi önler.Özellikle astım ve polen alerjisi olanlarda etkilidir.Bronşite iyi gelir
· Savunma sistemini dengeler güçlendirir.Kanser ve AIDS gibi çağın hastalıklarına karşı tavsiye edilmektedir.
· Hormon sistemini ve ruh halini sağlamlaştırır, sinir hastalıklarına ve unutkanlığa faydalıdır.
· Egzamalı deriye sık sık çörek otu yağı sürüldüğünde deri çabuk iyileşir.Yine deri hastalıklarında mikrop öldürücü özelliği vardır.
· Çörek otu ürünleri (özellikle yağ ve balla ezilmiş)hamilelik devresinde şikayetleri azaltır.
· Romatizma hastalıklarına faydalıdır.
· İktidarsızlık ve kısırlıkta yine yarar verici tesire sahiptir
· Çörekotu cinsi hormonları tanzim etmekte, bedeni ve ruhi olarak zindelik vermektedir.
· Çörekotu ve yağı kadınlardaki regl dönemi sancılarına iyi gelmektedir.Kadınların hayzını söktürür.
· Çörekotu vücudu zehirli toksinlerden temizler
· Cildi parlaklaştırır düzgün bir cilde parlak gözlere ve saçlara sahip olunmasını sağlar
· Böbrekteki kum ve taşları döker, basura iyi gelir
· Sivilce, uyuz ve egzama gibi cilt hastalıklarına faydalıdır
· Anne sütünü arttırır.
21 Eylül 2008 Pazar
Burdur Müze Bahçesi
Burdur Müze Bahçesi
Sabah erkenden Isparta’dan ayrılıp Burdur’a yollandık. Hafta sonu tatili olması nedeni ile şehir ve trafik sakindi. Sorup yerini öğrendiğimiz müzesini bulduk. Önündeki ana yol uygun olması nedeni ile arabamızı park edip içeri girdik. Hemen yan tarafında bulunan gişesindeki görevlilere Müze Kart’larımız gösterdik. Bizlere çok yardımcı olan personelin yardımıyla ön bilgi olarak sorduğumuz sorulara verdikleri cevaplar ile bilgilendik. Bu arada bizlere verdikleri şehir haritası, şehirle ilgili broşürlerde yazılan bilgiler de yararlı oldu.
Müzenin geniş düzenli ve bakımlı bahçesine geçtik, nefis kokular bizleri karşıladı. Bahçeye ekilmiş olan kokulu güller nefis görünüm ve enfes kokuları ile içimizi açtı. Birbirinden farklı renklerdeki güllerin kendilerine has kokuları ile bu bölgenin güllerinin ne denli güzel ve farklı kokuları olduğunu bizlere gösterdi.
Bahçesine bakmak için:
Burdur Müzesi 1.nci bölüm
Sabah erkenden Isparta’dan ayrılıp Burdur’a yollandık. Hafta sonu tatili olması nedeni ile şehir ve trafik sakindi. Sorup yerini öğrendiğimiz müzesini bulduk. Önündeki ana yol uygun olması nedeni ile arabamızı park edip içeri girdik. Hemen yan tarafında bulunan gişesindeki görevlilere Müze Kart’larımız gösterdik. Bizlere çok yardımcı olan personelin yardımıyla ön bilgi olarak sorduğumuz sorulara verdikleri cevaplar ile bilgilendik. Bu arada bizlere verdikleri şehir haritası, şehirle ilgili broşürlerde yazılan bilgiler de yararlı oldu.
Müzenin geniş düzenli ve bakımlı bahçesine geçtik, nefis kokular bizleri karşıladı. Bahçeye ekilmiş olan kokulu güller nefis görünüm ve enfes kokuları ile içimizi açtı. Birbirinden farklı renklerdeki güllerin kendilerine has kokuları ile bu bölgenin güllerinin ne denli güzel ve farklı kokuları olduğunu bizlere gösterdi.
Bahçesine bakmak için:
Burdur Müzesi 1.nci bölüm
19 Eylül 2008 Cuma
ESKİ ISPARTA EVLERİ
ESKİ ISPARTA EVLERİ
Isparta ve civarında eskiden yaşayan halkın çiftçilik ve hayvancılık yanında kısmen halıcılıkla meşgul olmaları nedeniyle evler genellikle iki katlı olarak inşa edilmiştir. Bu evlerin zemin katları halı atölyesi, kiler, ahır ve samanlık olarak kullanılırken, birinci katları ise yaşanan yerler olarak düzenlenmiştir.
Bu şekilde inşa edilen evlerin avluya bakan odalarının önünde büyükçe iki teras bulunur. Zemin kattaki terasa tarım aletleri konulurken, birinci kattaki terasta aile fertleri yazın günlük hayatlarını sürdürürler. İki katlı köy tipi evlerde evin arka cephesi devamlı kuzeye gelecek şekilde inşa edilmiştir. Arka ve yan cepheleri taş duvar olarak inşa edilen evlerin diğer kısımları ahşap bağdadi olarak inşa edilmiştir. Sıva malzemesi olarak en çok samanla kıtıklı sıva harcı haline getirilen çamur kullanılmıştır. Evlerin çatı örtüleri genelde kiremit ve damdır.
Isparta evlerinin ana yapı malzemesi taştır, bodrum ve zemin katların bütünü taştan inşa edilmiştir. Üst duvarlar kerpiç dolgu “hımış” (iskiyet) veya bağdadi olarak inşa edilmiştir. Evlerde kullanılan ahşap malzemesi, taşıyıcı sistemde, doğramada ve örtüde kullanılmıştır. Bu ana malzemelerden başka yardımcı malzeme olarak toprak ve alçı da kullanılmıştır.
Evler genellikle iki katlı olarak yapılmış olup az sayıda üç katlı evlere rastlamak da mümkündür.
Sokağa bakan cephelerde oda ve sofalar cumba çıkma yapılmıştır. Evlerin genelde zemin katı taştan yapılmış, kışlık odalardan oluşur. Üst katlar ise odalar ve onların açıldığı sofalardan meydana gelir. Odalar özenle işlenmiş, tavanları genelde ahşap tekne tavan olarak tasarlanmıştır.
Isparta evleri genellikle sokağa cepheli, yan ve arka bahçeli, 1 veya 2 katlı ve sofalı yapılardır. Yöresel özellikler gösteren evler daha çok sit alanı içinde yoğundur. Sit alanı dışında da eski evlere rastlamak mümkündür. Kepeci, Çelebiler, Gazi Kemal, Keçeci, Sermet, Kurtuluş, Doğancı, Dere, Emre, Karaağaç, Yayla mahallelerinde geleneksel özellikleri taşıyan Isparta evleri bulunmaktadır. Isparta evleri genel olarak Türk Evleri, Acem Evleri ve Rum Evleri şeklinde üç ana başlıkta ele alınabilir.
Daha fazla bilgi ve slaytlar için:
Isparta Evleri
Isparta ve civarında eskiden yaşayan halkın çiftçilik ve hayvancılık yanında kısmen halıcılıkla meşgul olmaları nedeniyle evler genellikle iki katlı olarak inşa edilmiştir. Bu evlerin zemin katları halı atölyesi, kiler, ahır ve samanlık olarak kullanılırken, birinci katları ise yaşanan yerler olarak düzenlenmiştir.
Bu şekilde inşa edilen evlerin avluya bakan odalarının önünde büyükçe iki teras bulunur. Zemin kattaki terasa tarım aletleri konulurken, birinci kattaki terasta aile fertleri yazın günlük hayatlarını sürdürürler. İki katlı köy tipi evlerde evin arka cephesi devamlı kuzeye gelecek şekilde inşa edilmiştir. Arka ve yan cepheleri taş duvar olarak inşa edilen evlerin diğer kısımları ahşap bağdadi olarak inşa edilmiştir. Sıva malzemesi olarak en çok samanla kıtıklı sıva harcı haline getirilen çamur kullanılmıştır. Evlerin çatı örtüleri genelde kiremit ve damdır.
Isparta evlerinin ana yapı malzemesi taştır, bodrum ve zemin katların bütünü taştan inşa edilmiştir. Üst duvarlar kerpiç dolgu “hımış” (iskiyet) veya bağdadi olarak inşa edilmiştir. Evlerde kullanılan ahşap malzemesi, taşıyıcı sistemde, doğramada ve örtüde kullanılmıştır. Bu ana malzemelerden başka yardımcı malzeme olarak toprak ve alçı da kullanılmıştır.
Evler genellikle iki katlı olarak yapılmış olup az sayıda üç katlı evlere rastlamak da mümkündür.
Sokağa bakan cephelerde oda ve sofalar cumba çıkma yapılmıştır. Evlerin genelde zemin katı taştan yapılmış, kışlık odalardan oluşur. Üst katlar ise odalar ve onların açıldığı sofalardan meydana gelir. Odalar özenle işlenmiş, tavanları genelde ahşap tekne tavan olarak tasarlanmıştır.
Isparta evleri genellikle sokağa cepheli, yan ve arka bahçeli, 1 veya 2 katlı ve sofalı yapılardır. Yöresel özellikler gösteren evler daha çok sit alanı içinde yoğundur. Sit alanı dışında da eski evlere rastlamak mümkündür. Kepeci, Çelebiler, Gazi Kemal, Keçeci, Sermet, Kurtuluş, Doğancı, Dere, Emre, Karaağaç, Yayla mahallelerinde geleneksel özellikleri taşıyan Isparta evleri bulunmaktadır. Isparta evleri genel olarak Türk Evleri, Acem Evleri ve Rum Evleri şeklinde üç ana başlıkta ele alınabilir.
Daha fazla bilgi ve slaytlar için:
Isparta Evleri
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)